Milas'ın zurna üstatları: Arabesk, pop, yabancı müzik... Bir kere dinlemeleri yetiyor

Haber&Fotoğraf: Volkan Yıldız

Hayatlarını davul zurnaya adamış sanatkârların yaşadığı Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Dibekdere köyü, müzik becerilerini kuşaktan kuşağa aktararak zeybek kültürünü asırlardır yaşatıyor. Halk arasında “çalgıcı köy” olarak bilinen Dibekdere’de, 7’den 70’e herkes nota bilgisi olmadan davul-zurna çalıyor. Geçimlerini müzik yaparak kazanan davul zurnanın kralları, Muğla yöresi başta olmak üzere Türkiye genelinde birçok il ve ilçede düğünleri şenlendiriyor.

Çalgıcı köyden yükselen davul zurna nameleri, sadece meraklılarını mest etmekle kalmıyor, başta ünlü sanatçıların ve bu alanda çalışma yapan akademisyenlerin, belgeselcilerin dikkatini de bu köyde topluyor.  

Babadan oğla bu sanatı hakkıyla aktaran, geliştiren ve sanatlarıyla ünleri Çalgıcı Köy’ün sınırlarını aşan Külahlı ailesi, zeybek kültürünün en önemli enstrümanlarından olan zurnayı, zurnacılığı habermilas'a anlattı.

“ZURNA BİZİM YAŞAM BİÇİMİMİZ”

Dibekdere’de çocukların ilk oyuncağının davul ve zurna olduğunu anlatan Külahlı ailesinden baba Dursun Külahlı, “Çocuk doğdu mu ağladı mı eline davul zurna verirler.  Dibekdereli olup da davul zurna çalmayı bilmeyen yoktur. Çünkü bu iş burada bir gelenek, yaşam biçimi…” diyerek, rahmetli babası Mustafa’dan öğrendiğini zurnayı, oğulları Mesut ve Mustafa’ya da öğrettiğini söyledi.

Zurnanın çok zor bir enstrüman olduğuna vurgu yapan Dursun Külahlı, zurnalarındaki yorum farkını şu sözlerle anlattı:

“Herkes zurna çalamaz. Tabi her zurna çalan da nameli zurna çalamaz. Bizim aile, zurnada yorum farkını ortaya koyarak, buradaki pek çok genç isme de yön verdi. Zurnamızla rahmetli babam da ben de geçmişte sık sık müzik sanatçılarının dikkatini çektik. Bu yetenek, rahmetli babamdan bana, benden de oğullarıma geçti. Ama her kuşak bu geleneğe bir şeyler kattı. Ben babamdan aldığıma bir şeyler kattım, oğullarım da benden aldıkları yeteneğe çok önemli şeyler kattı. Şimdi torunlarımda bu sanatı gelecek kuşaklara aktarmak için çalışıyor.”

Son dönemde yıldızı parlayan ve ünleri Türkiye çapında duyulan Külahlılardan Mesut ve Mustafa kardeşler, Dibekderelilerin notayla değil kulaktan çaldıklarını ifade ederek, “Pop müzikten güncel parçaları, gönüllere taht kurmuş arabesk parçaları hatta yabancı parçaları bile bir kere dinleyerek zurnayla çalabiliyoruz. Daha önce bu parçaların zurnayla yorumlarını bilmeyenler bu tınıya oldukça şaşırıyor. ‘Zurna sesi sevmem’ diyenler bile zurna sesine aşık oluyor. Biz zurnaya üflerken, aslında nefesi ciğerimizden değil yüreğimizden üflüyoruz. Bu sanatımızda fark yaratıyor.” dedi.  

DİBEKDEREYE GELEN ÜNLÜLER, KÜLAHLI KARDEŞLERLE SAHNE ALIYORLAR 

Hüsnü Şenlendirici, Hakan Altun, Ziynet, Cafer Nazlıbaş, İsmail Tunçbilek ve daha birçok ünlü sanatçıyla dostlukları olan Külahlılar, katıldıkları müzik programlarıyla ve uluslararası zurna festivalleriyle müziğin yerelden ulusala oradan da nasıl uluslararası ölçekte evrenselliğe ulaşabildiğini herkese gösteriyor. 

Zeybek kültürünün en önemli enstrümanlarından olan zurnayı klarnetin atası olarak nitelendiren Hüsnü Şenlendirici, zurna-klarnet kardeşliği kurduğu Dibekdereli zurnacılarla ve Külahlı ailesi ile sık sık bir araya gelerek, samimi bir ortamda müzik yapmaktan büyük keyif alıyor.

Hakan Altun da Külahlılarla yakın dostluğu olan isimler arasında… Külahlıların, arabesk şarkıları zurna çalarak büyük bir ustalıkla seslendirebildiklerini söyleyen Altun, Dibekdereli zurnacıları zeybek kültürünün en önemli temsilcileri olarak gördüğünü söylüyor.