KRİZ MASASI

Ülkenin durumu gerçekten çok vahim.

Görünen o ki, seçim sonrası daha da berbat olacak.

6’lı masanın da gözü korktu bu gidişattan.

Kaybetmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Önce yuvarlak bir masa koydular ortaya. 

Sonra aday tantanası, sonra yok efendim masadan kalkarız, yok masayı deviririz efelenmeleri.

Sessizce duranın, hiçbir şey yapmayanın oylarını yükselttiği bir ortamda masadakiler oy kaybetmeyi başarıyor.

Yahu Cumhurbaşkanı 6 kişi tarafından yönetilecek ne demek?

Yüzde 50’nin üstünde oy alacak kişi masada yüzde 1 bile oyu olmayan,

Davutoğlu’nu, Gültekin Uysal'ı, Ali Babacan'ı, Temel Karamollaoğlu'nu filan dinleyecekmiş. 

Bunun adı da demokrasi olacakmış!

Yersen tabi…

Bu masanın gerçek karar verici organı Kılıçdaroğlu’nun  ithal danışmanları olur.

‘Şampiyonlar Ligi’ dediği danışmanlar…

ABD'li Jeremy Rifkin'in, Daron Acemoğlu ve Hacer Foggo…

Şuanda masadakilerin tamamı resmen takiyye yapıyor.

Çünkü bir siyasal İslamcı asla yolundan sapmaz, sadece takiyye yapar.

Ta ki gücü eline geçirene kadar.

Emir komuta merkezi papaz elbisesi giyeceksin dese, hiç çekinmeden  papaz elbisesi giyerler.

Hiç konuşmasalar, hiç görüntü vermeseler, hiç toplanmasalar gerçekten iktidarı alırlar.

Mesela Kılıçdaroğlu başörtüsü sorunu varmış gibi çıktı sorunu kökten çözeceğini söyledi.

Sanki bu ülkenin en büyük sorunu başörtüsüymüş gibi.

Artık bu ülkede türban takanlar değil, laikler tehdit altında..

Kadının etek boyu tartışılır oldu..

Eteği kısa diye bir avukat mahkeme salonundan dışarı atıldı bu ülkede. 

Mini etek giyenin tacizini bile haklı görüyorlar.

Öyle giyinmeseydi, şöyle gülmeseydi, o saatte dışarıda ne işi var falan filan..

Bırakın kadınları, geçen sapığın biri, erkeklerin şort giymesine kadar uzattı dilini.

Kılıçdaroğlu ‘başörtüsüne yasallık’ isteyince, 

bunu fırsata çevirmek isteyen Erdoğan, ‘yasa yetmez, anayasaya koyalım’ dedi..

‘Sıkıyorsa başörtüsünü referanduma götürelim’ dedi.

Kılıçdaroğlu’nun gereksiz hamlesi, şimdiden 6’lı masanın ayağına dolanmış durumda.

Söz konusu olan kadının örtünmesi ama bu konu hakkında bir tane kadın milletvekili çıkıp da konuşmuyor. 

Kadının kılık kıyafeti yine erkeklere kaldı. 

Türban başka, başörtüsü başka.

Türban, Erdoğan’ın da bizzat belirttiği gibi ‘siyasal sembol’dür.

Neyin siyasal sembolü?

Siyasal İslam’ın sembolü..

Tayyip Erdoğan ‘iki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber oluyor da,

dinin emrettiği bir yasa sizin için neden reddedilmesi gerekiyor?’ 

diyerek ne demek istemişti acaba?

Bay Kemal, durdu durdu helalleşmek istediğini söyledi.

Geçmişte kırdığımız, korkuttuğumuz topluluklarla artık helalleşme zamanı derken ne demek istiyordu?

Bay Kemal, kusura bakma biz kimseyle helalleşmiyoruz. 

20 yılımız heba oldu, çocuklarımızın geleceği yok edildi,

yapılan onca şeyin hesabını sormayacaksanız konuşmayın susun bari.

Atatürk’ün Anadolu topraklarından kazıyıp atmaya çalıştığı şeyhler,

dervişler, tarikatlar, cemaatler, ağalar ve bu zevata biat eden kitlelerle helalleşecekmiş.

20 yıl iktidar olanların yaptıklarını unutup önümüze bakarız diyor, 

hani senin adalet yürüyüşün, adaletin buysa boşuna yol tepmişsin…

Atatürk’ün koltuğundan kalk kiminle helalleşiyorsan helalleş!

Milletin umutlarıyla daha fazla oynama!

Millet sizden devletin parasından kim bir kuruş hak etmeden faydalandıysa hepsinden hesap sormanızı bekliyor.

Helalleşmeyi bırak daha hesaplaşacaksın ki, kimsenin yaptığı yanına kar kalmasın.

Bizden çaldıklarını geri alacaksın!

Bay Kemal bu millet sizden emeğe, emekçiye dair sözler duymak istiyor, proje istiyor, plan, program istiyor..

İlla ki helalleşmek istiyorsan, her şeye rağmen inatla sana oy veren yüzde 25 seçmeninle helalleş.

Çaresi yok, devri sabık olunacak!

Sadece Kılıçdaroğlu değil, 6’lı masadakilerin tamamı kimlik bunalımı yaşıyor.

Mesela Davutoğlu ‘Kendimi hiçbir zaman sağcı olarak görmedim’ diyor.

Temel Karamollaoğlu ise ‘Erbakan hayatta olsaydı CHP'yi desteklerdi’ diyor.

Kılıçdaroğlu’da çıktı ‘ülkücü görmek isteyen bana baksın’ dedi.

Dedim ya bu masa ‘kriz masası..’

Evet Kılıçdaroğlu'nun yeni keşfi CHP’li ülkücüler oldu.

Ulusalcılığın diğer adı.

Ülkücünün deniz görmüşüne de ulusalcı dendiğinin kanıtı gibi.

Eski ülkü ocakları başkanı Alaattin Aldemir’in CHP’de siyaset yapması etkisini göstermiş demek.

Kılıçdaroğlu eski ülkü ocakları başkanı Sinan Ateş’in katillerini,

4 ay sonra adalet önüne çıkarmak üzere çalışma başlatacakmış.

‘Her şeyi biliyoruz. 

Bu benim, gençlerimize ve CHP’de siyaset yapan ülkücülere sözümdür.’ dedi.

Bütün bunların ciddiye alınacak bir tarafı yok, Kılıçdaroğlu fikri bir kargaşa yaşıyor.

Bakalım bu duruma 31 Mart seçimlerinde ‘faşizm gelecek!’ korkusuyla,

Osman Gürün lehine ‘kırmızı bildiri’ yayınlayanlar ne diyecek?

Hani Behçet Saatçi’ye oy verirseniz faşistler tarafından katledilen,

Muğlalı devrimcilerin elleri iki yakanızda olur anlamında bir bildiri yayınlayan simsarlar. 

Allahtan Osman Gürün, Behçet Saatçi sayesinde seçimi kazandı da faşizmin gelmesi engellenmiş oldu.

Bugün Kılıçdaroğlu’nun içine düştüğü bu ülkücü açmazıyla ilgili ne düşünüyorlar çok merak ediyorum?

Osman Gürün kazansın diye katledilen Muğlalı devrimcilerin kanlarını pazarlayanlar,

gitmiş tıpış tıpış Ekmelettin’e oy vermiş ama Behçet Saatçi faşistmiş!

Ya önümüzdeki seçimlerde Behçet Saatçi Millet ittifakının MBB başkan adayı olursa ne yapacaklar?

Sonuç olarak Bay Kemal’in seçim performansı çok kötü.

Kılıçdaroğlu parti içindeki çoğu milletvekilinden daha kötü bir performans sergiliyor.

Tüm kesimlerden oy almak için bu kadar ilkesizliğe gerek var mıydı?

Kaldı ki, göz kırptığı bu kesimlerin kendisine oy vereceğini zannetmiyorum.

Böyle yaparak kemikleşmiş yüzde 25’ten de olabilir.

Hoş kalın, inançla ve Dirençle kalın!

Kemal ÖZCAN-20.01.2023