Televizyon kanallarında haber izlemeye korkuyor insan; yine şiddet haberleri gelecek diye; trafikte yol verme vermeme; niye yan baktın; ev sahibi ile kiracı uyuşmazlıkları vesaire… Cinayetler, hayvanlara yapılan acıklı ve yürek sızlatan işkenceler… Şiddet! Şiddet! Şiddet! …
Şiddet bir kez başladığında orman yangını gibi yayılıyor, kimin kurban veya kimin suçlu olduğunu seçmek güçleşiyor.
Kadına yönelik şiddete gelince durumu meşrulaştırma; “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” anlayışıdır. Geniş ailenin başındaki erkek dışında tüm aile bireylerinin, diğer metalar ve hayvanlar gibi birer üretim aracı olduğu; tarım toplumunun hâkim feodal ahlakından söz ediyor, anlıyoruz. Savaşçı toplumların kadın ve çocuklarını da diğer mallar gibi mülk olarak gören ganimet ahlakı anlayışıdır söz konusu olan. Bunların artık geride kalmış olması gerekir. Bu tarz cinsiyetçi, geride kalmış anlayışları koruyup kollayan zihinsel canlandırma ve göz önüne getirmelerle mücadele etmeliyiz. Bu tavırların kuraldışılıkları bile geçmiş dönemlerde bir ahlaki olgunluk ve güzel ahlak örneği sayılıyordu. Oysa tüm bu cinsiyetçi ve zulüm yüklü anlayışların akıl ve ahlak süzgecinden geçmesi de bir toplum ve insan ideali için en gerekli olandır ve vazgeçilmezdir.
Toplumdaki egemen kültürü dikkate almak önemli fakat bireysel nedenlerin şiddeti uygulamak konusunda daha baskın bir etkisi var. Öfke gibi her canlıda var olan duyguyu yönetemeyip, onu kendilerinden zayıf ve kazançsız, yararsız gördüklerine yönelten kişiler, şiddet uygulamaya daha eğilimlidirler. Bu noktada medyada faillerden, yani şiddet uygulayanlardan çok az söz edildiğini görüyoruz. Sürekli kadın cinayetleri haberlerinde öldürülen kadınları görsek de, bu korkunç eylemleri yapan erkekler dikkatten kaçıyor. Sorunsalın içinde sorumlu unsur olarak vurgulanıp tanımlanmayan erkek, pek tabii çözümün içerisinde yer almıyor.
Kadınları güçlendirmek için yapılan tüm çabalar çok kıymetli ancak erkekleri ve egemen olan erkeklik kültürünü kapsamayan eğitim ve müdahale sistemleri bizleri kapsamlı bir çözüme taşıyamaz. Ayrıca bir evde şiddet sarmalı başladığında şiddetin uygulayıcıları sadece erkekler de olmuyor. Sürekli şiddet gören, belki de gördüğü şiddeti içselleştiren ve dayanabilme eşiği azalan anneler de çocuklarına şiddet uygulayabiliyor.
Şiddet konusundaki farkındalığın arttırılması da önem taşır. Zira kötülük, istismar ve şiddet bizler sessiz kaldığımız ve sorunu görmezden geldiğimiz sürece devam eder. “Kol kırılır yen içinde kalır” yaklaşımı, aile içi şiddeti yuvalandığı karanlık yerden gün ışığına çıkararak çözmemizi zorlaştırır. Oysa farkındalık arttıkça bireyler şiddetin erken habercilerini tanıyabilir, böylece soruna daha erken müdahale etmek veya ondan uzaklaşmak, kaçınmak olanaklı olabilir.
Şiddet uygulayan kişiler ilk bakışta normal kişiler olarak görünebilirler. Çok iyi bir komşu, çok iyi bir iş arkadaşı olan kişi evinde çocuklarına veya eşine şiddet uyguluyor olabilir. Üstelik bu tip durumlarda dışarıdaki kişileri o kişinin evde şiddet uyguladığına ikna etmek bile zor olabilir.
Şiddet uygulayanlar, genellikle öfkelerini denetlemekte zorluk çeken insanlardır. Bunun ardında çoğunlukla çok güçlü bir eziklik duygusu veya derinlerde kalmış bir yara vardır. Deyim yerindeyse, kükreyerek içlerindeki istenç zayıflığı noktalarını örtmeye ve bu duyguyu karşılarındaki insanlardan saklamaya çalışırlar. Şiddet uygulamaları çoğu zaman bireysel nedenlerden kaynaklanır. Kendini mutsuz hisseden, ereklerine ulaşamadığını düşünen kişi, başkalarına yönelik öfkesini o zayıf kişiye yöneltir. Adeta ondan kendi yaşamadığı hayatın intikamını, öcünü alır ki; bu anlaşılabilir bir şey değildir. Öte yandan kimse kendisinden daha güçlü görünen insana meydan okumaya kalkışmaz, kalkışamaz. Burada hemen göze çarpan bir adaletsizlik vardır. Bu kesinlikle onaylanabilecek bir zararı giderme yöntemi sayılmaz. Kaldı ki şiddete uğrayan kişi kendisini savunabilecek durumda olsa bile şiddet geçerli, doğru bulunan kabul edilemez.
Bu yıkılmış, çökmüş gerçeği hangi omuzla yüklenip kaldırabileceğiz dememeliyiz. Küçük darbelerin ‘kocaman meşe’leri devirdiğini göz önünde bulundurmalı; bazen başarmak için birkaç söz kekelemeyi unutmamalıyız. Shakespeare “Geç kalan teselli idamdan sonraki affa benzer” der. Eflatun’unda “Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır” sözü bu konularda çok önemlidir. Ovidus gibi “İyi bitirmek iyi başlamaktan daha üstündür” sözünü anımsayıp; “Umutta bir mutluluktur! Belki de mutlulukların en büyüğü” diyen Samuel Johnsan gibi düşünmeli; şiddeti yenebilme umudunu yeşertmek için; “Değirmenin gürültüsü kesilince uyanıveren değirmenci gibi” uyanıverip şiddete karşı seferberliği başlatmalıyız.
Yorum yazarak Haber Milas Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Milas hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Milas editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Milas değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Milas Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Milas hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Milas editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Milas değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Osman Kara - Bayram harçlığı gondermiyon, makaleni bundan sonra okumuyacagim iyi günler diliyorum toprağım
Yazılan yorumlardan Haber Milas hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Milas editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Milas değil haberi geçen ajanstır.